7 Şubat 2011 Pazartesi

Tesadüflere İnanmayan, Ağlamaya Hasret Kadın

Bir arkadaşımın isteği üzere Pazar akşamüstü (“akşamüstü”yü, “öğleden sonra”dan daha çok seviyorum, daha ileri bir saat olması bir yana, şiirsel geliyor kulağa) Aşk Tesadüfleri Sever’i izlemeye gittik. Yine kendimi aralarında süper genç hissettiğim (şirket sağlık sistemi bana 31 dedi, önceki hafta, çok bozuldum) bir izleyici kitlesi vardı. Belçim Erdoğan’ın oyunculuğuna dair hiçbir fikrim olmasa da son derece olumsuz önyargılarım var, ailevi bağlantıları sebebiyle. . Neyse.

Belçim Hanım’ın oyunculuğu, oynadığı rol kapsamında doğaldı –sarhoşluk sahnesi hariç-. Mehmet Günsur yine pek âlâ idi. Filmin ilk yarısında ara ara sızıntı yaptım ama bitmesine yakın ağlamaktan helak oldum. Filmin bitiminde salonun ışıklarını da hemen bir aceleyle yaktılar, ağzımı burnumu toparlamakta zorlandım.

Film romantik falan değil, bildiğim acıklı film (başkaları ne bilir, bilemem). Aile ilişkileri üzdü beni fazlasıyla. Tesadüfler, eh, biraz fazlaydı sanki.

Bir de Ankara Efendi var, filmde. Çok fena rol kesmiş. Bir kere aydınlık. Sonra zerre trafik yok. Manhattan'da düzgün grup çalıyor. Şinasi'nin önüne lank diye park edebiliyorsunuz. Değnekçiler yok.

Eski Ankara çok bildiğim bir karakter değil ama bu "80'lerde çocukluğunu yaşayanlar" temalı hemen her oluşumu destekleyen görüntüler mevcut. Ayda Aksel'in perması ve vatkalı kostümleri müthiş.

Canım yeniden ağlamk isterse, hiç çekinmeden yeniden izlerim.